Z KUŞAĞININ TÜKENMİŞLİK SENDROMU: DAHA YOLUN BAŞINDA YORGUN BİR NESİL
Z kuşağı, kariyerlerine daha yeni başlarken yoğun sosyal medya baskısı, ekonomik belirsizlik ve gelecek kaygıları nedeniyle tükenmişlik sendromuyla karşı karşıya. Uzmanlar, gençlerin ruh sağlığını korumak için destekleyici sosyal politikaların ve bilinçli dijital kullanımın önemine dikkat çekiyor.

Z Kuşağının Tükenmişliği: Başlamadan Yorulan Bir Nesil
Henüz hayata adım atmışken kendini yorgun hisseden bir kuşaktan bahsediyoruz. Z kuşağı, daha yolun başındayken tükenmişlik sendromuyla tanışıyor. Ne tam anlamıyla işe girebiliyorlar ne de hayal ettikleri yaşamı kurabiliyorlar. Birçoğu, yaşamak için çabalamaktan yaşamayı unutmuş durumda.
23 yaşındaki Büşra, iki yıl önce üniversiteden mezun olmuş. Hâlâ işsiz.
“Sanki sürekli bir yarıştayım ama nereye koştuğumu bilmiyorum. Sosyal medyada herkes bir yerlere gelmiş gibi ama ben hep aynı yerdeyim. Yetememe hissi hiç peşimi bırakmıyor,” diyor.
Büşra'nın hissettiği bu baskı yalnızca bireysel bir sorun değil. Psikiyatrist Dr. Ahmet Bilge’ye göre bu, bir kuşağın sessiz çığlığı:
“Gençler yüksek beklentiler, belirsizlikler ve kıyas kültürüyle büyüyor. Her şeyin görünür olduğu dijital dünyada eksik hissetmek kaçınılmaz. Bu da zihinsel tükenmişliği tetikliyor.”
Z kuşağının yaşadığı yorgunluk; sadece yorgunluk değil, bir boşluk hissi.
Ne tam anlamıyla çalışabiliyorlar ne de dinlenebiliyorlar. Motivasyon içerikleriyle dolup taşan sosyal medya, bir yerden sonra baskıya dönüşüyor. Sosyolog Doç. Dr. Aylin Karahan, bu konuda uyarıyor:
“Z kuşağı aslında yaratıcı, hızlı adapte olan, potansiyeli yüksek bir nesil. Ama onları sadece performanslarıyla değerlendirmek, ruhsal çöküşlerini hızlandırıyor. Psikolojik destek hizmetlerine erişim kolaylaşmalı, gençler rekabet değil dayanışma içinde yetiştirilmeli.”
Her şeyin hızlı aktığı bu çağda gençlerin durup nefes almasına bile fırsat verilmiyor.
25 yaşındaki Emre ise yaşadığı baskıyı şöyle anlatıyor:
“Hayat sanki durmadan koşmam gereken bir pist. Yoruldum dediğimde geri düşüyorum. Dinlenmek bile suç gibi hissettiriliyor.”
Tükenmişlik, yalnızca işsizlikten ya da ekonomik zorluklardan değil; aynı zamanda “yeterince iyi olamama” kaygısından da besleniyor. Gençler, başkalarının onayını almadan kendilerini değerli hissetmekte zorlanıyor.
Z kuşağının en çok istediği şeylerden biri net:
"Çalışmak için yaşamak değil, yaşamak için çalışmak."
Ama sistem, hâlâ onları hem hızlı hem güçlü olmaya zorluyor. Duygularına yer bırakmıyor. Bu yüzden de birçok genç kendi içine çekiliyor, susmayı tercih ediyor.
Uzmanlar, bu kuşağın artık duyulmaya ihtiyacı olduğunu söylüyor. Yalnızca başarı değil, anlayış da gerekiyor. Çünkü bu nesil; hayalleri olan ama onları gerçekleştirecek gücü kendinde bulamayan bir nesil. Yorgunlar… ama hâlâ umutlular.
Kaynakça:
Bayramoğlu, G., & Gültekin, F. (2023). Z kuşağının sosyal medya bağımlılığının yaşam doyumu üzerine etkisi. Turkuaz Uluslararası Sosyo-Ekonomik Stratejik Araştırmalar Dergisi, 5(1), 45–62. https://dergipark.org.tr/tr/pub/eisrcdergi/issue/78515/1291955
Akbuğa, F. (2025). Social media fatigue: Z nesli üzerine bir inceleme. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 28(53), 112–130. https://dergipark.org.tr/tr/pub/baunsobed
Saura, J. R., Gelashvili, V., & Martínez-Navalón, J. G. (2025). The impact of social media on Gen Z’s mental health and privacy. Journal of Communication, 75(2), 210–225. https://www.cjournal.cz/files/573.pdf
Yazar / Muhabir: Derya YAĞMUR
Genel Yayın Koordinatörü: İsmet Serhat KAHYA
Bu yazının bütünü yazara aittir. İzinsiz kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Paylaş
Tepkiniz Nedir?






